İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, yaptığı son açıklamada İsrail’in Suriye’yi işgal ettiğini dile getirerek, bu durumun uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurguladı. Arakçi, “İsrail rejimi, Suriye’deki sivil altyapının yanı sıra savunma ile ilgili neredeyse tüm altyapıyı yok etmek için harekete geçti,” şeklinde ifadelerde bulundu. Bu bağlamda, 1974 tarihinde varılan ayrılma anlaşmasını ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK) 350 sayılı kararının ihlal edildiğini belirtti. Böylece Suriye topraklarının daha fazla işgal edildiğini, bu durumun kabul edilemez olduğunu kaydetti.
Arakçi, BM Güvenlik Konseyi’nin, hukuksuz saldırganlığı durdurmakla yükümlü olduğunu, ancak ABD’nin bu süreçte yaptığı engellemeler nedeniyle Güvenlik Konseyi’nin bir türlü etkin olamadığını ifade etti. BM Güvenlik Konseyi’nin, bu durumu yalnızca bir gözlemci ile sınırlı hale gelirken, bu durumun tüm bölge ülkeleri için ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı. Ayrıca, Suriye’nin komşularının, Arap ve Müslüman dünyasının ve hatta hukukun üstünlüğüne ve BM Şartı’nın temel ilkelerine önem veren her devletin bu duruma kayıtsız kalmasının mümkün olmadığını belirtti.
İran Dışişleri Bakanı, İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırganlığının devamının engellenmesi gerektiğini, bu nedenle bölge ülkelerinin derhal ve etkili bir biçimde harekete geçmeleri gerektiğini söyledi. Bu eylemlerin, güçlerini birleştirerek gerçekleştirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Gerek askeri gerekse diplomatik olarak Suriye’nin yanında durulmasının, bölgedeki istikrar açısından son derece kritik bir öneme sahip olduğu ifade edildi. Arakçi, bölgesel işbirliğinin artırılması ve dayanışmanın sağlanması gerektiğini, bunun da ancak bölge ülkelerinin bir araya gelerek ortak bir strateji geliştirmesiyle mümkün olabileceğini ekledi.
Bakan, ayrıca gözlemlenen bu durumu göz önünde bulundurarak, uluslararası toplumu Suriye’ye yönelik yükümlülüklerini yerine getirmeye davet etti. Özellikle, uluslararası yargı mekanizmalarının devreye girmesi ve İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırılarının lanetlenmesi gerektiğini savundu. Bu tür eylemlerin, sadece Suriye’nin değil, bölgedeki tüm ülkelerin güvenliği için tehdit oluşturduğunu belirtti. İlgili ülkelerin, bu tür saldırılara karşı ortak bir duruş sergileyerek, uluslararası hukukun gerekliliklerini yerine getirmeleri gerektiği ifade edildi.
