Tarım Sektöründe Öfke Büyüyor

Son dönemde tüm alışverişini tek poşete sığdırıp evine dönen memleket insanı, eskiden her sebze ve meyve için ayrı ayrı poşet kullanan bir görünümden uzaklaştı. Artık her şey taneyle, ince hesapla alınıyor.
Tüketici sebzeyi-meyveyi sayarak alırken, üreticinin halinden memnun olabilmesi mümkün mü? Değil elbette. Zira çiftçiler de isyan bayrağını çekmiş durumda.
AKP iktidara geldikten sonra tarım sektöründe ciddi bir yok oluş süreci başladı. Ancak bu durum tesadüfi değil, iktidarın politikaları sonucunda oluştu.
AKP iktidara geldiğinde istihdamın yüzde 35’i tarım sektöründeydi. Günümüzde ise bu oran yüzde 16’nın altına geriledi. Kırsalda yaşayan insan sayısı da dramatik bir şekilde azaldı. Büyükşehir Yasası ile birlikte bugün Türkiye nüfusunun sadece yüzde 7’si belde ve köylerde yaşıyor.
Ülkede tarım, sanayileşme süreci nedeniyle mi geriledi? Hayır, sanayi sektörü de istenilen seviyeye ulaşmadı. Zira iktidarın amacı sağlam temellere dayalı bir kalkınma değildi.
Tarım sektörü bilinçli bir şekilde desteklenmedi ve tükenmeye terk edildi ki kırsal nüfus şehirlerde ucuz işgücü olarak çalışmaya yönlendirilsin. Rant ekonomisinin işlemesi için düşük maliyetli işgücüne ihtiyaç duyuldu. Türkiye’de son 20 yılda 3 milyon hektardan fazla tarım arazisi yok edildi.
Ülke, sözde bahar günlerinin ortasında tarım sektörünün yıkımının etkilerini pek hissetmedi. Ancak ekonomik dengesizlikler arttıkça gerçek yüzü ortaya çıktı. Şimdi hem üreticiler hem de tüketiciler zor günler yaşıyor.
Bursa, Eskişehir, Yozgat, Konya, Maraş, Antep, Bilecek, Balıkesir, İzmir, Aksaray ve birçok kentte çiftçiler, ürünlerini yollara dökerek eylemler düzenliyor. Çiftçiler, fabrikaların taahhüt ettiği fiyatların altında ürünlerini satın alındığını dile getiriyor. Yüksek girdi maliyetleri üretim maliyetlerini artırırken gelirler aynı oranda yükselmiyor.
Önceki yıllarda zarar eden çiftçiler diğer ürünlerle telafi edebilirken, şimdi hiçbir üründen faydalanamıyor. Bu yüzden ürünler tarlada kalıyor. Toplama ve nakliye maliyetleri, gelirden çok daha fazla maliyet oluşturuyor.
Bazı çiftçiler, tüketicileri topraktan uygun fiyatla ürünlerini toplamaya çağırıyor. Örneğin Bolu’da başlatılan “Kendin topla, ucuz al” kampanyasında ziraat mühendisi, kendi toplayana bamyayı yarı fiyatına satıyor. Bazı üreticiler ise ürünlerini bedava dağıtıyor.
Nevşehir’de patates üreticilerinin de isyanını yansıtan haberler yayınlandı. Diğer kentlerde de çiftçilerin seslerini yükseltmeye hazırlandığı görülüyor. Ancak iktidarın tarımı ve üreticiyi desteklemek gibi bir politikası bulunmuyor.
Hükümet, tarım teşviklerini ek maliyet olarak gördüğü için yerine ithalatı tercih ediyor. Ancak çiftçiler ve tarım emekçilerinin yanı sıra toplumun diğer kesimlerinde de biriken öfke, siyasi bir özne arıyor. Bu öfkenin örgütlenmesi ve gerçek sorunlar etrafında bir araya gelinmesi gerekiyor.