İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması, Türkiye piyasalarında ciddi bir türbülansa yol açtı. Bu gelişmelerin ardından, uluslararası finans kurumları ve analistlerden gelen değerlendirmeler de dikkat çekici bir şekilde artış göstermeye başladı. Özellikle Morgan Stanley, Türk tahvilleriyle ilgili daha önceki duruşunu gözden geçirerek bazı değişiklikler yaptı.
YÜKSEK RİSK PRİMİNDEN DOLAYI BEĞENİSİNİ KALDIRDI
Önde gelen ekonomistlerden Hande Küçük ve Arnav Gupta’nın yer aldığı Morgan Stanley ekonomistleri, yayımladıkları yeni raporda Türkiye’ye dair tahvillerdeki beğenilerini geri çekti. Bunun temel nedeni, mevcut yüksek risk priminin piyasalarda yarattığı olumsuz etkiler olarak gösterildi. Ancak raporda dikkat çeken bir diğer nokta ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından gerçekleştirilen proaktif hamleler, bu durumun bankanın Türk tahvillerine tamamen olumsuz bir bakış açısı geliştirmesine neden olmadığıdır.
Morgan Stanley, uygun risk alınması gereken durumlarda, kendi müşteri portföylerine Türkiye ile ilgili işlemler için bekleme tavsiyesinde bulunarak, daha adım atmadan önce durumun iyileşmesini beklemeleri gerektiğini vurguladı. Bu yaklaşım, piyasalardaki belirsizliğin hala devam ettiğini gözler önüne seriyor.
Analistlerin değerlendirmeleri, TCMB’nin faiz koridorunun asimetrik yapısının, yüksek belirsizliklere karşı bir ön savunma mekanizması olarak kullanılabileceği yönünde. Morgan Stanley ekonomistleri, ayrıca TCMB’nin Haziran ayında yeniden faiz indirimlerine gidebilmesi için yeterli alan bulunduğunu da belirtiyor. Yani, şu anki ekonomik koşullar, ilerideki olası politika hamleleri için belirleyici bir noktada.
Bunun yanı sıra, Morgan Stanley’in Türkiye için yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 29 olarak öngörülüyor. Aynı rapor dahilinde, yıl sonu politika faizi beklentisi ise yüzde 33,50 olarak hesaplandı. Bu oranlar, Türkiye’deki enflasyon ve faiz politikalarındaki belirsizlikleri yansıtan önemli verilerdir.
Morgan Stanley’in verilerine göre, şu ana kadar offshore carry trade pozisyonlarında yaklaşık 20 milyar dolarlık bir çözülme gerçekleşti. Bu durum, yabancı yatırımcıların Türkiye’deki finansal piyasalardaki riskleri algılayış biçimlerinin de bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Hemen hemen tüm yatırımcılar, yüksek riskli bir ortamda temkinli bir tutum sergilemeye devam ediyor.
