Gündem

İmamoğlu’nun Dava Süreci: Siyasi Yasak Tartışması

Ali MACİT

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, iki yıl önce ‘kamu görevlilerine hakaret’ suçlamasıyla toplamda 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak cezası almıştı. Ancak, bu karara yapılan itirazlar İstinaf Mahkemesi tarafından henüz sonuçlandırılmadı ve bu durum iki yıldır devam etmekte. Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Sınar, İmamoğlu’nun davasına dair bilimsel bir değerlendirme sundu. Sınar, davanın sürecinde “Hayatta örneğini görmediğim canhıraş bir çaba içine girilmiş” ifadesini kullanarak durumun ciddiyetine dikkat çekti.

Prof. Dr. Hasan Sınar, SÖZCÜ gazetesine verdiği röportajda İstinaf Mahkemesi’nin öncelik sırasını açıklayarak, “İstinafta önce tutuklu dosyalar ve zaman aşımı olan dosyalar dikkate alınıyor. Bu dosyanın bırakın cezayı, istinafa bile gitmemesi gerekir” şeklinde konuştu. Sınar’a göre, bu davanın en önemli unsuru sanık olan İmamoğlu’nun İBB Başkanı olmasıdır. Prof. Sınar, “Siyasi yasak maddesi ile İmamoğlu’nun siyasi hayatına darbe vurulmak isteniyor” ifadesini kullanarak, davasının amacını sorguladı.

Ayrıca, Prof. Sınar, “Siyasi yasak istemi, Demokles’in kılıcı gibi sallandırılıyor. Bu dosya, İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı gösterilmemesi için kamuoyunu ikna etme açısından çok önemli bir görev üstlendi” dedi. Sınar, davanın siyasi arka planının derinlerine inerek, bu tür bir soruşturmanın, davanın veya istinafın olmaması gerektiğini savundu. “Siyaset, bunu istemeseydi ne soruşturma ne dava ne istinaf olurdu. Böyle saçma bir dava olmaz” diyerek, durumun mantıksızlığına dikkat çekmekte.

Davanın zamanlama açısından da önemli olduğuna ve siyasi bir strateji olarak kullanılabileceğine değinen Prof. Sınar, “Beş sene oldu, beş yıl daha uzatabilirler. Dava İmamoğlu’nun adaylığına da engel olmaz” yorumunu yaptı. Bu sözleriyle, davanın uzamasının, İmamoğlu’nun siyasi kariyeri üzerindeki etkisine vurgu yaptı. Önümüzdeki yıllarda İmamoğlu’nun potansiyel cumhurbaşkanı adayı olma ihtimalinin, bu hukuki süreçler tarafından ne kadar etkileneceği konusundaki belirsizlik ise dikkat çekici bir durum olarak öne çıkmakta.

Sonuç olarak, İmamoğlu’nun davası sadece bir hukuki mesele olmanın ötesinde, Türkiye’nin siyasi arenasıda önemli bir noktayı temsil ediyor. Bu durum, muhalefet öznesi olarak İmamoğlu’nun siyasi gücünü ve potansiyelini etkileme amacı taşıyan bir süreç olarak görülebilir. Hukuki süreçlerin önemi, sadece İmamoğlu’nu değil, aynı zamanda muhalefetin genel dinamiklerini de şekillendirmekte önemli bir rol oynamaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu