Devlet Su İşleri Müdürlüğü ekipleri, 19 Aralık 2024 tarihinde Maksutuşağı Mahallesi’nde yürüttükleri temizlik çalışmaları esnasında bir sulama kanalında erkek cesediyle karşılaştı. Olayın fark edilmesinin hemen ardından, durum jandarma ekiplerine ihbar edildi. Jandarma, bölgeye hızla yönlendirildi ve çalışmalara başladı.
Yapılan detaylı kontroller ve incelemeler sonucunda, bulunan cesedin, Halkçayırı Mahallesi’nde yaşayan ve o tarihten beri kayıp olarak aranan Duran Manış’a ait olduğu belirlendi. 19 Aralık 2024 tarihinden beri özellikle ailesi ve yakınları tarafından aranan Duran Manış’ın durumu, bu süreçte çevresi tarafından büyük bir endişe ile takip ediliyordu. Ailesi, kaybolduğu günden itibaren her türlü arama faaliyeti ve ihbarı değerlendirerek, oğullarının bulunması için umutla bekliyordu.
Duran Manış’ın cansız bedeni, kendi evinden yaklaşık olarak 5 kilometre mesafede yer alan sulama kanalında bulundu. Jandarma ekipleri, cesede ulaşmasının ardından gerekli incelemeleri yapmak üzere olay yerinde detaylı bir araştırma gerçekleştirdi. Ayrıca, Duran Manış’ın tanınmasına yönelik olarak, bazı yakınları da çağrıldı. Yakınları, Duran Manış’ın cansız bedeniyle yüz yüze geldiğinde büyük bir üzüntü ve çaresizlik içinde gözyaşlarına boğuldu. Bu durum, ailenin acı dolu bekleyişinin sonlanmasının ardından gelen büyük bir yas sürecinin başlangıcını simgeliyordu.
Bulunan ceset, yapılan ilk incelemelerin ardından Adli Tıp Kurumu morguna gönderildi. Burada, Duran Manış’ın ölüm nedeninin tam olarak belirlenebilmesi için otopsi işlemleri yapılacağı belirtildi. Bu otopsi, ailenin merakla beklediği soruların bazılarına yanıt bulmak açısından büyük bir önem taşıyordu. Duran Manış’ın nasıl hayatını kaybettiği, yakınları için büyük bir muamma olmaya devam ederken, soruşturma sürecinin nasıl ilerleyeceği ise merak konusu oldu.
Yalnızca Duran Manış’ın değil, onun ailesinin yaşadığı kayıpla ilgili de yerel halk arasında yoğun bir üzüntü oluştu. Kayıp kişi haberlerinin ardı ardına gelmesi, toplumda kayıpların önemini ve bunların getirdiği acıyı bir kez daha hatırlattı. Bu olay, kaybolan bireylerin ve onların ailelerinin yaşadığı zor süreçlerin ciddiyetini ortaya koyarken, aynı zamanda kayıpların bulunması için yürütülen çalışmaların ne kadar kritik olduğunu da gözler önüne serdi.
