İklim Krizi: Her 5 Kişiden 1’i Sıcaklıkla Savaşta!

Bağımsız bilim kuruluşu Climate Central, Aralık 2024 ile Şubat 2025 döneminde iklim değişikliğinin etkilerine dair önemli bir rapor yayımladı. Bu raporda, kömür, benzin ve metan gazının salınımının hava sıcaklıklarına etkileri kapsamlı bir şekilde incelendi. Araştırma, dünya genelinde 220 ülke ve 940 şehirdeki ortalama hava sıcaklıklarını temel alarak yapılmış olup, iklim değişikliğinin insan hayatındaki somut etkilerini gözler önüne serdi.
Rapor, bu süreçte dünya genelinde her beş kişiden birinin sıradışı sıcaklık deneyimleri yaşadığını ortaya koydu. Bu durum, insan kaynaklı iklim değişikliğinin etkilerinin tam anlamıyla hissedildiğine dair bir göstergedir. Öne çıkan verilerden biri de, dünya üzerinde 394 milyon kişinin ‘riskli derecede’ sıcak hava koşullarıyla karşı karşıya kaldığıdır. Bu kişilerin yaklaşık %74’ü ise Afrika kıtasında yaşamaktadır.
Climate Central’in raporu, sıcak hava koşullarının sadece belirli bölgelerde değil, dünya genelinde etkisini sürdürdüğünün altını çiziyor. Örneğin, 28 Şubat 2025 tarihinde dünya nüfusunun yaklaşık %37’sine denk gelen 3 milyar insanın ‘riskli derecede’ sıcak hava durumu ile karşılaştığı belirtiliyor. Bu rakam, iklim değişikliği ile ilgili endişeleri daha da derinleştirmektedir.

Bu rapor, iklim değişikliğine dair kamuoyunu bilgilendirmek ve farkındalığı artırmak amacıyla hazırlanmış olup, farklı bölgelerdeki sıcak hava dalgalarının insan sağlığı üzerindeki potansiyel tehditlerini de ele almaktadır. Ayrıca, bu sıcak hava koşullarının ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri üzerinde durulmuştur. Zira, sıcak hava insan sağlığını olumsuz etkileyebileceği gibi, tarım gibi temel sektörleri de tehdit etmektedir.
Özetle, Climate Central’in yayımladığı rapor, dünyanın çeşitli bölgelerinde iklim değişikliğinin rüzgarlarını hissettiğimizin açık bir göstergesidir. Her ne kadar raporun içeriği ve sunduğu veriler karamsar bir tablo çizer görünse de, bu durum aynı zamanda iklim değişikliği ile mücadele için acil eylem çağrısında bulunmaktadır. Gelecek nesillerin daha yaşanabilir bir dünyada yaşamalarını sağlamak için, bu konu üzerinde daha fazla düşünmek ve harekete geçmek gerekmektedir.