Teknoloji

Kalp, Beyin Gibi Davranıyor: Yeni Araştırma Şaşırttı!

Kalbin dış tabakalarının altında bulunan sinir ağına “intrakardiyak sinir sistemi” denir. Bu sinir ağı, uzun süre boyunca beynin ve omuriliğin göndermiş olduğu bilgilerin iletilmesinde bir durak olarak değerlendirilmekteydi. Ancak son araştırmalar, bu sinir ağının kalbin atışlarını düzenlemede beynin işlevine benzer bir rol üstlendiğini ortaya koymaktadır.

Araştırmayı yöneten Karolinska Enstitüsü’nden nörobilimci olan Konstantinos Ampatzis, “Bu küçük beyin, kalp atışını sürdürme ve kontrol etme konusunda, beynin nefes alma ve yürüme gibi ritmik işlevleri düzenlemesine benzer bir rol oynuyor,” şeklinde açıklamada bulunmuştur. Bu ifade, kalbimizin işleyişinde intrakardiyak sinir sisteminin ne kadar önemli bir yapı taşı olduğunu vurgulamaktadır.

Kalbin kendi kendine attığı gerçek 18. yüzyılda, Alman anatomist Albrecht von Haller tarafından “doğal uyarılabilirlik” olarak tanımlanmıştır. Tarafından yapılan 19. yüzyıl keşiflerinde ise, kalp içinde bulunan gangliyon adı verilen sinir demetlerinin, kalp atışlarını düzenleyen doğal bir “pacemaker” işlevi üstlendiği görülmüştür. Böylece kalbin işleyişinin karmaşık yapısı daha iyi anlaşılmaya başlanmıştır.

Günümüzde, beyin kalbin işleyişini “savaş ya da kaç” tepkisini yöneten sempatik sistem ve “dinlen ve sindir” tepkisini yöneten parasempatik sistem aracılığıyla kontrol etmektedir. Ancak bu kontrol mekanizmasının karmaşıklığı, bilim insanlarının hâlâ araştırmaya devam etmesine neden olmaktadır.

İNSAN KALBİ İLE ORTAK NOKTALAR NELER?

Ampatzis ve ekibi, zebra balığının kalbinde bulunan sinir hücrelerini ayrıntılı bir şekilde haritalamak amacıyla RNA profilleme, bağışıklık işaretleme ve elektriksel özellik analiz yöntemlerini kullanmıştır. Bu süreçte, çiğneme ve yürüme gibi merkezi ritmik işlevleri düzenleyen sinir yollarına benzeyen yeni hücre tipleri keşfedilmiştir.

Zebra balığı ile insanlar arasında yüz milyonlarca yıllık evrimsel mesafe bulunmasına rağmen, her iki türün kardiyovasküler fizyolojilerinde önemli benzerlikler olduğu gözlemlenmiştir. Bu durum, omurgalıların kalplerindeki sinir sisteminin beklenenden daha gelişmiş olabileceğini göstermektedir.

YENİ TEDAVİ YOLLARI İÇİN UMUT

Ampatzis, “Kalbin sinir sisteminin karmaşıklığını görmek bizi şaşırttı,” diyerek, bu sistemin daha iyi anlaşılmasının aritmi gibi kalp hastalıkları için yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine katkı sağlayabileceğini vurgulamıştır. Araştırmalar ilerledikçe, kalp ile beyin arasındaki ilişkiye dair yeni sorular gündeme gelmektedir.

Gelecekteki çalışmaların, diyet, hastalık ve aktivite gibi faktörlerin intrakardiyak sinir sistemine olan etkilerini daha iyi anlamamıza yardımcı olabileceği düşünülmektedir. Bu tür bulgular, kalp sağlığını koruma ve kalp hastalıklarını önleme konusunda büyük bir ilerleme kaydedilmesine olanak tanıyabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu