Grönland, yaklaşık 600 yıldır Danimarka’nın bir parçası olan yarı özerk bir bölgedir. Kendi parlamentosuna sahip olmasına rağmen, dışışleri, para politikası ve savunma gibi kritik alanlar Kopenhag yönetiminin kontrolündedir. Bununla birlikte, Grönland halkı, referandum aracılığıyla bağımsızlık ilan etme hakkına sahiptir. Bu durum, Grönland’ın geleceği hakkında uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmektedir.
ABD ASKERİ VARLIĞINI GÜÇLENDİRMEK İSTİYOR
Grönland’ın stratejik konumu, ABD’nin bölgede askeri varlığını artırma arzusunu da gündeme getirmiştir. Washington yönetimi, hali hazırda Grönland’daki Pittufik askeri üssünde asker bulundurmaktadır ve bu varlığını genişletmeyi planlamaktadır. Bu durum, Grönland’ın jeopolitik önemi açısından Amerika Birleşik Devletleri’nin bölgeye yönelik ilgisini artırmaktadır.
TRUMP’IN AÇIKLAMALARI SEÇİMİ NASIL ETKİLER?
Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Grönland hakkındaki iddialı açıklamaları, Grönland’ın da tepkisini çekmiştir. Grönland Başbakanı Mute Egede, sosyal medya üzerinden sert bir yanıt vererek “Satılık değiliz, Grönland bizimdir” ifadelerini kullanmıştır. Bu durum, Grönland’ın bağımsızlık mücadelesi açısından kritik bir dönemeçtir. Yarın gerçekleştirilecek olan seçimler ise adanın geleceği için belirleyici bir caydırıcı olacaktır.
Grönland parlamentosunda yalnızca 31 milletvekili bulunmaktadır. Yapılan anketler, mevcut iktidardaki Inuit Ataqatigiit Partisi ile bağımsızlık referandumu vaat eden Siumut Partisi’nin koalisyonu sürdürme olasılığının yüksek olduğunu göstermektedir. Bu durum, Grönland’da bağımsızlık taleplerinin daha da artmasına neden olabilir.
BAĞIMSIZLIK İÇİN HUKUKİ SÜREÇ GEREKLİ
Buna rağmen Grönland halkı, bağımsızlık ihtimaline sıcak baksa da bu süreç sadece seçim sonuçlarına dayanmamaktadır. Adanın statüsünün değişmesi için Danimarka anayasasında da bazı düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Bu nedenle, Grönland’nın bağımsızlık yolunda atması gereken adımlar hukuki olarak karmaşık bir süreçten geçecektir. Tarihi seçimlerin ardından Grönland’ın geleceği hakkında daha fazla netlik kazanılacak olsa da, Washington’un bu konudaki ısrarı ile birlikte ada üzerindeki jeopolitik mücadele sürmeye devam edecektir.