Gizemli ‘Kayıp Dünyalar’ Keşfedildi!

Dünya’nın yüzeyinde bulunan tektonik levhaların çarpıştığı anlarda, bir levha diğerinin altına dalarak mantoya doğru ilerler. Bu süreç, bilim dünyasında “yitim” ya da “dalma-batma zonu” olarak bilinir. Ancak bilim insanları, mantonun derinliklerine doğrudan ulaşamadıkları için, bu yapıları ve içeriğini tespit etmek amacıyla sismik dalgaların hızlarını analiz etmektedirler.
ETH Zürih ve Caltech’ten gelen araştırmacılar, geleneksel bakış açılarını aşarak sadece bir tür deprem dalgasını incelemekle kalmamış, tüm sismik dalga türlerini değerlendirmişlerdir. Bu kapsamlı inceleme, bilim dünyasında yeni bir sayfa açmıştır.
BİLİNMEYEN YAPILAR ORTAYA ÇIKTI
Hakemli bilim dergisi Scientific Reports’ta yayımlanan bu çalışmada, araştırmacılar “kayıp dünyalar” adını verdikleri gizemli yapılar tespit etmişlerdir. Bu yapılar, tektonik levhaların hareket etmediği bölgelerde yitim zonlarının varlığını ortaya çıkarmaktadır.
Geliştirilen model, okyanus tabanının altında ve kıtaların derinliklerinde yitim zonlarının mevcut olduğunu göstermektedir. ETH Zürih’ten Andreas Fichtner, bu durumu şöyle noktalamaktadır: “Bu keşif, ultrason kullanarak kan dolaşımını inceleyen bir doktorun tam beklediği yerde atardamar bulması gibidir. Ancak daha gelişmiş bir araçla yaptığı muayenede, kalçada aslında olmaması gereken bir atardamar bulduğunu tespit etmesi gibi bir deneyim yaşadık.”
BÜYÜK OKYANUS’UN ALTINDAKİ İLGİNÇ ANOMALİ
Araştırmacılar, özellikle Büyük Okyanus’un altında bulunan yitim zonunun dikkat çekici bir buluş olduğuna inanıyor. Jeolojik açıdan, bu bölge yakın dönemde bir yitim zonu barındırmamalıydı.
Çalışmanın baş yazarı Thomas Schouten, “Karşı karşıya kaldığımız zorluk tam da bu. Yeni yüksek çözünürlüklü modelimizle mantonun her köşesinde bu tür anomalileri tespit edebiliyoruz. Ancak bunların ne olduğunu veya hangi maddelerin bu desenlere neden olduğunu henüz bilmiyoruz,” diyerek durumu özetlemektedir.
SİSMİK DALGALAR VE FARKLI YAPILAR
Bu anomalilerin var olduğu bölgelerde sismik dalgaların hareket biçimlerinin farklılık göstermesi dikkat çekmektedir. Bu durum, bu yapılar çevresindeki kayaların daha soğuk ve farklı bir bileşime sahip olabileceğine işaret etmektedir. Ancak araştırmacılar, bu yapılar hakkında henüz yeterli bilgiye ulaşabilmiş değildirler.
Farklı dönemlerde ve süreçlerde oluşmuş olma ihtimalleri üzerinde durulmaktadır. Schouten, bu konuda, “Alt mantodaki anomalilerin çeşitli kökenlere sahip olabileceğini düşünüyoruz. Yaklaşık 4 milyar yıl önce mantonun oluşumu sırasında meydana gelen, ve konvektif hareketlere rağmen korunmuş olan silika bakımından zengin eski maddeler olabilirler. Ya da milyarlarca yıl boyunca manto hareketleriyle birikmiş demir açısından zengin kayaçlardan kaynaklanıyor olabilirler,” şeklinde bilgilerini paylaşmaktadır.
GELECEKTEKİ ARAŞTIRMALARIN ÖNEMİ
Araştırmacılar, gelecek çalışmalarda sismik dalgaları daha ayrıntılı bir şekilde analiz etmeyi planlamaktadırlar. Schouten, mevcut verilerin yalnızca dalga hızına odaklanmasının, gelecekte daha değerli bulguların ortaya çıkmasına yol açacağını ifade ederek, “Farklı dalga türlerinde gözlemlenen hızları ortaya çıkaran malzeme özelliklerini hesaplamamız gerekiyor. Bu da dalga hızlarının ardındaki malzeme parametrelerine daha derinlemesine bir bak