Axios’un haberine göre, İsrail hükümeti, Pentagon’un geçmişte yaptığı bir bildirime dayalı olarak, Cuma günü 1 tonluk bombaların gönderilmesi konusunda bir güncelleme aldığı öğrenildi. Bu güncelleme ile birlikte, İsrailli yetkililer, 1800 adet MK-84 türü 1 tonluk bombanın bir gemiye yüklendiğini ve önümüzdeki günlerde İsrail’e teslim edileceğini bildirdiler.
İlgili değişiklikler ve kısıtlamalar hakkında Beyaz Saray’dan henüz resmi bir açıklama yapılmamış olması, durumu daha da dikkat çekici hale getirdi. Bu süreçte, ABD’nin Biden yönetimi, daha önce, Mayıs ayında İsrail’in, özellikle nüfusun yoğun olduğu Refah kentine yönelik bir saldırı düzenleyeceğini duyurmasının ardından, sivil kayıpları engellemek amacıyla bazı mühimmat gönderimlerini durdurduğunu kamuoyuna açıklamıştı. Bu açıklamalar, uluslararası toplumu da oldukça etkilemişti.
Mayıs ayında yapılan bu açıklamanın ardından, durdurulan mühimmat sevkiyatının içinde toplamda 1800 adet 1 tonluk bomba ve 1700 adet 227 kilogramlık bomba bulunduğu bilgisi gündeme gelmişti. Bu durum, hem savaşın dinamiklerini hem de sivil halkın güvenliğini tehdit eden bir gelişme olarak dikkat çekmişti. Özellikle yoğun nüfuslu bölgelerde yapılacak herhangi bir askeri operasyonun sivil kayıplara yol açması endişe verici bir faktör olarak öne çıkıyor.
Devamında, 11 Temmuz 2024 tarihinde Anadolu Ajansı’na (AA) açıklamalarda bulunan ve kimliğini gizli tutmak isteyen bir yetkili, 227 kilogramlık bombaların yeniden İsrail’e gönderilmeye başlandığını duyurdu. Bu yetkili, “nakliye sürecinde” bulunan mühimmatın birkaç hafta içerisinde İsrail’e ulaşmasının beklendiğini de sözlerine ekledi. Bu durum, askeri tonajın tekrar artabileceği ve bölgedeki gerilimlerin tırmanabileceğine dair endişeleri artırmaktadır.
Sonuç olarak, bu yeni gelişmeler, uluslararası ilişkilerde ve özellikle Orta Doğu’daki çatışma dinamiklerinde önemli etkiler yaratma potansiyeline sahip. ABD’nin bu süreçteki rolü, hem İsrail’in güvenliği hem de Filistinli sivillerin korunması açısından kritik bir noktada kalmaya devam ediyor. Yapılan açıklamalar ve henüz resmi bir yanıt alınmaması, güç dengesindeki belirsizlikleri de beraberinde getiriyor. Dolayısıyla, tüm bu gelişmeler, bölgedeki ülkelerin ve uluslararası organizasyonların dikkatini çekecek ve yeni diplomatik stratejilerin geliştirilmesine neden olabilecek bir zemin oluşturuyor.
