“`html
Son günlerde, Türkiye’deki atamalar üzerine dikkat çeken gelişmeler yaşandı. Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar’ın bahsi geçen eniştesi Harun Dündar Karahan, Diyanet Zekat Hizmetleri Daire Başkanlığı’na atanmasının ardından, ailenin diğer bireylerinin de Diyanet bünyesinde görev aldığı ortaya çıktı. Bakan Bayraktar’ın kız kardeşi Lütfiye Gülay Bilgin’in kısa süre içinde başkanlık vaizliğine getirilmesi, bu atamaların aile içi dayanışma ve birbirine yakın ilişkilerle şekillendiği yorumlarına neden oldu.
Bunun yanı sıra, Bakan Bayraktar’ın diğer kardeşi Fatma Bayraktar Karahan da Diyanet İşleri Başkanlığı’ndaki görevinden ayrılarak Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin akademik kadrosuna geçiş yapmasıyla dikkat çekmişti. Bu durum, aile üyelerinin devlet ve akademik alanlarda birbirine yakın pozisyonlar almasının yalnızca bir örneği olarak izleniyor.
İŞLER’İN KUZENİ
Geçtiğimiz günlerde, AKP’li eski Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler’in amcasının oğlu Orhan İşler’in Romanya Din Hizmetleri Müşavirliği’ne atanması, gelişmelerin daha geniş bir ağa yayıldığını gösteriyor. Ayrıca, İşler’in kuzeninin oğlu Mehmet Melih Yılmaz’ın Sırbistan Yeni Pazar Din Hizmetleri ataşesi olarak atanması da dikkat çekici bir durumu oluşturuyor. Daha önce ise Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un eniştesi olan Fatih Kurt, Diyanet’te Ali Erbaş’ın müşavirliğine atanmış, sonrasında Diyanet Vakfı mütevelli heyeti üyeliğine getirilmişti.
DAMADA DA KIYAK
Büyüyen aile ilişkileri ve atamalar çerçevesinde Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın müftülüğe atanan damadı Muhammed Likoğlu da, görev süresi dolmamasına rağmen İstanbul Beykoz Müftülüğü’ne müftü olarak atanmıştı. Erbaş’ın kızı Merve Safa Erbaş Likoğlu ise Beykoz’da vaize olarak görevlendirilmişti. Dini çevrelerde, bu atama ve görevlendirmelerin, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın siyasilerle kurduğu yakın ilişkiyi gözler önüne serdiği yönünde söylemler mevcut.
Bu atamalar, aile üyeleri ve yakın çevre arasında kurumlar içindeki gücün dağılımını açıkça göstermekte ve kamuoyunda tartışmalara yol açmaktadır. Özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı gibi önemli bir kurumda yaşanan bu gelişmeler, atamaların sadece liyakat esasına dayanmadığına dair eleştirilerin artmasına neden olmaktadır. Hem ailevi ilişkiler hem de siyasi bağlantılar üzerinden yürütülen atamaların etkisi, dine ve devlet işlerine ilişkin tartışmaları da gün yüzüne çıkarmaktadır.
“`
Yukarıda belirtilen atamalar, Türkiye’deki siyasi ve dini yapılar arasındaki ilişkilerin karmaşıklığını ortaya koyuyor. Uzun vadede bu tür atamaların Türkiye’nin yönetim anlayışına ve kamu kurumlarının işleyişine ne derecede etki edeceği ise, ilgili taraflar tarafından yakından takip edilmeye devam edecek.
