İsrail Ordusunun Suriye’deki Saldırıları
İsrail ordusu, 24 Ekim 2024 tarihinde gerçekleştirdiği hava saldırıları sırasında Suriye’nin çeşitli bölgelerinde 250’den fazla hedefi vurdu. Bu saldırılar neticesinde birçok köy işgal edildi ve Suriye ordusuna ait yüzlerce askeri ekipman imha edildi. İsrail ordusu, kendi resmi kaynaklarından yaptığı açıklamada, “Suriye ordusunu yok ettik” ifadelerine yer verdi. Ayrıca, bazı köylerin boşaltılması için de emirler verildi.
İddialar ve Doğrulama
İsrail ordusunun, tanklarının Şam yolunda olduğunu belirten görüntülere rağmen, oluşturdukları tampon bölgeden ayrıldıklarını reddetmesi dikkat çekti. Ancak, sosyal medyada yayımlanan bir video bu iddiaların aksini gösteriyor. Videoda, bir İsrail askeri, Suriye’nin Kuneytra kentinin belediye bürosuna girmekte ve burada makam koltuğuna oturarak fotoğraf çektirmektedir. Bu durum, İsrail ordusunun aktivitesinin tampon bölge dışına taşındığını kanıtlar nitelikte.
İsrail Başbakanı’nın Açıklamaları
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, bu kapsamda yapılan işgali Golan Tepeleri’nin İsrail tarafındaki sivillerini korumak amacıyla kısa süreli bir operasyon olarak değerlendirdi. Bununla birlikte, Netanyahu’nun yaptığı bir diğer açıklamada, “Golan Tepeleri, tamamıyla İsrail’in ayrılmaz bir parçasıdır” şeklindeki ifadeleri dikkat çekti.
Uluslararası Hukuk ve Golan Tepeleri
Öte yandan, Golan Tepeleri’nin uluslararası antlaşmalara göre İsrail toprağı olarak tanınmadığı ve bu bölgenin işgalci statüsünde olduğu unutmamak gerekir. Özellikle 1967 Arap-İsrail Savaşı’ndan bu yana bu bölge üzerinde süregelen gerilim, hem bölgedeki güvenlik durumunu hem de uluslararası ilişkileri doğrudan etkiliyor. İsrail, bu alanda uyguladığı kontrol ve operasyonlarla uluslararası hukuka karşıt bir tutum sergilemekte ve bu, uluslararası kamuoyunda büyük bir tartışma konusu haline gelmiştir.
Sonuç
Sonuç olarak, İsrail ordusunun Suriye içerisinde gerçekleştirdiği bu son saldırılar, bölgedeki tırmanan gerilimlerin bir göstergesi olarak öne çıkmaktadır. Hem askeri hem de siyasi açıdan atılan adımlar, sadece Suriye için değil, aynı zamanda bölgedeki diğer ülkelerle olan ilişkiler için de belirleyici bir faktör olarak karşımıza çıkmektedir.
