Yunanistan merkezli Ekathimerini gazetesinde yer alan habere göre, Atina, Kıbrıs’ı çevreleyen bir Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınır anlaşması yapılma olasılığına karşı hazırlık yapıyor. Bu gelişme, Türkiye ile Suriye arasında gerçekleşecek bir anlaşmayı kapsıyor ve Yunanistan ile ABD destekli Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin çıkarlarına ters düşebilir.
Gazeteye göre, Türkiye’nin Orta Doğu kıyı devletlerini cazip deniz sınırlarıyla ikna etmeye yönelik bir stratejisi var. Bu strateji, Doğu Akdeniz’in kuzey yarısında Türkiye’nin erişim sağlamayı amaçlıyor. Dolayısıyla, böyle bir sınır anlaşmasının gerçekleştirilmesi, bölgedeki güç dengelerini etkileyebilir.
ESAD GİDİNCE MÜMKÜN OLDU
Ekathimerini’nin haberine göre, Suriye’deki Esad rejiminin çökmesi ve ardından belirsiz bir yönetimin ortaya çıkışının, Türkiye’ye Suriye ile bir MEB sınır anlaşması yapma fırsatı sunduğu belirtildi. Bu durum, Suriye’deki yönetim değişikliği ile birlikte Türkiye’nin Ege ve Akdeniz’deki stratejik konumunu güçlendirme hamlesi olarak değerlendiriliyor.
Bu konu üzerine Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) lideri Nikos Hristodulidis, Avrupa Konseyi toplantısında Avrupa liderleri ile görüşmeler gerçekleştirdi. Görüşmelerde, böyle bir anlaşmanın GKRY’nin ‘tartışmasız’ egemenlik haklarını göz ardı edebileceği iddiaları gündeme geldi. Bu durum, bölgedeki siyasi ve ekonomik dengeler açısından önemli bir gelişme olarak kaydedildi.
Ancak Miçotakis, bu tür tartışmaların şu anda spekülatif olduğunu ifade etti. Yunanistan, Kıbrıs etrafındaki doğal kaynakların korunması ve durumun istikrara kavuşturulması adına hassas bir duruş sergilemeye çalışırken, Türkiye’nin bölgedeki mücadelesi de dikkat çekiyor. Bu bağlamda, taraflar arasındaki gerginlik, jeopolitik çıkarların çatışmasına yol açabiliyor.
Sonuç olarak, Yunanistan ve GKRY, Türkiye ve Suriye arasındaki olası Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması hakkında kaygılarını dile getirirken, Türkiye’nin Orta Doğu kıyı devletleri ile kurmayı hedeflediği ilişkiler önemli bir dış politika meselesi olarak öne çıkıyor. Her iki taraf da, karşılıklı hak ve çıkarlarını koruma konusunda hassasiyet göstermeye devam ediyor.
