Deprem Sonrası Rant Hareketleri ve Direniş!

Özel mülkiyetin ortaya çıkışıyla ilgili ünlü hikayede, bir adam tarihte ilk kez bir arazi parçasını çevreledi ve “bu benimdir” dedi. O adamın benzerleri, şirketler, şimdi rezerv alan yasasıyla “bu benimdir” diyerek çitlemeyi sürdürüyor.
1.5 yıl sonra 6 Şubat depremi sonrasında manzara hala korkunç: On binlerce ölü, kayıplar, evsizler, eğitimsiz, sağlıksız yüzbinlerce insan, asbestle kontamine tarım alanları, sahiller, zeytinlikler, ormanlar…
O günleri hatırlıyor muyuz? Yıkıntılar altında kalan çığlıkları, kayıpları, hala çadırlarda, konteynerlerde yaşam savaşı verenleri, satılan kan bağışlarını, çadırları, depremzedelerin yalnız bırakıldığında aslında hepimizin yalnız olduğunu…
TİSK Başkanı Erdoğan patronların forumunda “Sermaye düşmanlığı yapmadık.” dedi. Haklıydılar, onlar sermayenin dostuydu. Ne isterlerse verdiler. Hatay, deprem bölgesi, rant için sermayeye açık bir laboratuvar olarak kullanıldı. Bu deneyin sonuçları ülke geneline, özellikle de İstanbul’a yayılmaya çalışılıyor.
O yasaya giden süreç nasıl yaşandı hatırlayalım.
7 Şubat’ta OHAL ilan edildi, defterler açılacağı tehdidiyle. Birkaç gün sonra Cengiz, Kalyon ve diğerleri, rejimin sadık iş ortakları olarak alanda göreve başladı.
Kalyon İnşaat liderliğinde Türkiye Tasarım Vakfı kuruldu, mimari firmalar Hatay’ın yeniden inşası için bir araya geldi.
24 Şubat’ta “Deprem bölgesinde yapacaklarımızı kimseye açıklamak zorunda değiliz.” diyerek mera, tarım arazileri ve ormanları imara açan 126 no’lu kararname yayınlandı.
10 Mart’ta Hatay’da geçici barınma alanları için arazilere el koyma listesi hazırlandı.
5 Nisan’da Cumhurbaşkanı imzalı olarak Antakya’nın tarihi merkezini de içeren 307 hektarlık bölüm “riskli alan” ilan edildi. Ve rezerv yapı alanları belirlenmeye başlandı.
Dayanışma Gönüllüleri, riskli alan kararına karşı mücadele başlattı, ilk dava açıldı. Tehlikeyi duyurmak için eylemler düzenlendi. Ancak o günlerde muhalefet, Hatay halkının sesini duymadı.
Yeni organize sanayi bölgeleri kuruldu, maden izinleri ve ÇED süreçleri askıya alındı. Deprem etkilenen 11 ilde yüzlerce maden başvurusu yapıldı ve hepsi kabul edildi.
9 Kasım 2023’te Afet Riski Bulunan Yerlerin Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’da yapılan değişiklikler yürürlüğe girdi. Bu değişiklikle “rezerv yapı alanları” adı altında yeni bir yöntem uygulamaya konuldu.
Defne’de 50 bin nüfuslu bir bölge rezerv alan ilan edildi ve boş arsa statüsü alındı.
Hatay, İstanbul ve tüm ülke ranta açık hale getirildi. Örneğin, Üsküdar’da bir konut sitesi, deprem riski olmamasına rağmen rezerv alan ilan edildi ve Diyanet’e devredildi.
“Hatay’da hasarsız, az hasarlı binalara dokunmayacağız” denildi. Ancak buna güvenerek depremde evini kaybetmiş halk, borçlanarak ruhsat alıp evlerini güçlendirdi. Şimdi bu evlerin yıkım kararları asılmış durumda.
Hatay halkı direnişine devam ediyor. Barınma Hakkı Platformu, anayasal ve yaşamsal bir hak olan barınma hakkı için mücadele ediyor.
Eğer durum değişmezse, evlerimiz, mahallelerimiz patronlara, şirketlere teslim olacak. Ev sahiplerine ve kiracılara evsizlik yaşatacaklar.