ABD Savunma Bakanlığı’nın, diğer bir deyişle Pentagon’un yaptığı açıklamalara göre, Savunma Bakan Vekili Robert Salesses, ülkenin güney sınırına destek amacıyla ilave ABD askerleri göndereceğini bildirmiştir. Salesses, ABD-Meksika sınırına ek olarak 1500 askeri personelin gönderileceğini ifade ederken, bu kararın ABD Başkanı Donald Trump’ın 20 Ocak 2021’de yemin etmesinin ardından bölgede aktif güvenlik güçlerinde yüzde 60 oranında bir artışı temsil ettiğini belirtti.
Salesses’in yaptığı açıklamada, ilave askerlerin yanı sıra havadan istihbarat, gözetleme ve destek personelinin de sınır bölgesine görevlendirilebileceği ifade edilmiştir. Bu strateji, sınıra yönelik çok sayıda ek uygulamanın geliştirilmesini hedeflemektedir. Dolayısıyla, durumun hem askeri hem de stratejik açıdan önem taşıdığını söylemek mümkündür.
Bu durumu daha iyi anlayabilmek için, ABD’nin sınır güvenliği konusundaki genel yaklaşımına ve tarihi arka planına göz atmak faydalı olacaktır. Özellikle 2016 yılında Donald Trump’ın başkan seçilmesiyle birlikte, sınır güvenliği konusu ön plana çıkmış, göçmen politikaları ve sınır güvenliği üzerinde yoğun tartışmalar yaşanmıştır. Trump, seçim kampanyası süresince Meksika sınırına bir duvar örme vaadinde bulunmuş ve bu doğrultuda çeşitli önlemler almıştı. Bu bağlamda, gönderilecek ilave askerlerin de bu güvenlik önlemlerinin bir parçası olduğu düşünülmektedir.
Öte yandan, ilave askerlerin gönderilmesi, ülkede birçok sosyal, politik ve ekonomik tartışmayı da beraberinde getirebilir. İç güvenlik, göç, insan hakları gibi konular, askeri varlığın artmasıyla daha da derinleşebilir. Bu durum, hem yerel halkın hem de uluslararası toplumun tepkisini çekebilir ve çeşitli tartışmalara yol açabilir. Donald Trump yönetimi, bu asker takviyeleriyle birlikte güvenlik endişelerini gidermeyi ve sınırda yasadışı geçişleri azaltmayı amaçlamaktadır.
Sonuç itibarıyla, Savunma Bakan Vekili Robert Salesses’in yaptığı açıklamalar, ABD’nin güney sınırında gerçekleştirmeyi planladığı askeri takviyeleri ve bu takviyelerin arkasında yatan stratejik hedefleri gözler önüne sermektedir. Sınır güvenliği ve göç politikaları, özellikle siyasi bir gündem maddesi haline gelmesi nedeniyle, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde önemli tartışmalara neden olmaktadır. Dolayısıyla, bu durum, Amerika Birleşik Devletleri’nin savunma politikalarının geleceği için de belirleyici bir rol oynayabilir.
