CHP ve DEM Vekillerinden Kayyım Protestosu

CHP’li Esenyurt Belediyesi’ne atanan kayyımın yarattığı tartışmalar sürerken, İçişleri Bakanlığı’nın Mardin Büyükşehir Belediyesi, Batman Belediyesi ve Halfeti Belediyesine kayyım ataması Türkiye’nin gündemine damga vurdu. Bu gelişme, yerel yönetimlerin merkezden kontrol altına alınması ve halk iradesinin askıya alınması açısından önemli bir anlam taşıyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda gerçekleştirilen toplantılar, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesinin görüşmeleriyle başladı. Bu görüşmeler, CHP ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekillerinin “kayyım” protestosuyla yapıldı. Bu durum, kayyım atamalarına karşı duyulan güçlü tepkilerin meclis zemininde de sürdüğünü gösteriyor.
Toplantının başlangıcında CHP’li ve DEM Partili milletvekilleri, komisyonda sıralarının önüne çeşitli dövizler bıraktı. Bu dövizlerde “Kayyum halk iradesine darbedir”, “Kayyum bütçesine hayır” ve “Kayyum değil sandık temizler” gibi ifadeler yer aldı. Bu sloganlar, kayyım uygulamalarının yerel yönetimlerdeki etkilerina dikkat çekmekte ve halkın demokratik iradesinin nasıl ihlal edildiğini vurgulamaktadır.
Bütçe görüşmeleri sırasında Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’ın sunumundan önce, CHP ve DEM Partili milletvekilleri usul tartışması yapılmasını talep ettiler. Bu talep, kayyım atamalarının eleştirilmesine devam etme amacını taşımakta ve çözümsüz kalan birçok konuda kamuoyunu bilgilendirmeye yönelik bir çaba olarak değerlendirilmektedir.
Meclis içindeki bu protesto, Türkiye’deki siyasi atmosferin gerginliğini de gözler önüne sermektedir. Kayyım atamaları, yerel seçimlerin sonuçlarını hiçe sayarak, hükümetin merkezi otoritesini pekiştirme arayışını ifade etmektedir. İşte bu bağlamda, CHP ve DEM Partili vekillerin verdikleri mücadele, demokratik süreçler açısından büyük bir önem taşımaktadır.
Bu olaylar ve gelişmeler, sosyal demokrat perspektiflerin, yerel yönetimlerin özerkliğinin ve halk iradesinin ne denli önemli olduğunu seküler bir düzlemde tartışmaya açmaktadır. Kayyım uygulamalarına karşı duyulan tepkiler, yerel yönetim bağımsızlığının toplumsal barış ve demokrasi açısından ne denli önemli olduğunu gündeme getirmekte ve siyasi tartışmaların yeni bir boyut kazanmasına neden olmaktadır.
Sonuç olarak, mecliste yapılan bu protesto ve tartışmalar, Türkiye’nin siyasi geleceği ve demokratik yapısı üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olmaktadır. Halkın iradesinin yerine kayyım atanmasının yarattığı huzursuzluk, yalnızca yerel siyaseti değil, genel siyasi iklimi de etkileyecek gibi gözükmektedir.
Kaynak: ANKA