İsrail’in siyasi sahnesinde şiddetli bir çatışma devam ederken, aşırı sağcı Kamu Güvenliği Bakanı Itamar Ben-Gvir, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun Katar’daki görüşmelerde Gazze ateşkesi ve rehinelerin serbest bırakılması konularını kabul etmesi durumunda kabineden istifa edeceğini açık bir şekilde ifade etti. Bu durum, İsrail hükümetinin içinde bulunduğu karmaşık durumu daha da derinleştiriyor. Ben-Gvir, aynı zamanda aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’i, “Hamas’a tehlikeli bir teslimiyet” olarak tanımladığı ateşkes anlaşmasını engellemek adına kendisine katılmaya davet etti.
Ben-Gvir, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, ateşkesin uygulanmasını engellemenin ve Gazze’deki askeri harekât sonrası yaşanan kayıpların boşa gitmesini önlemenin, İsrail’in Hamas’a teslim olmasını önlemek için tek şansları olduğuna dikkat çekti. Bu açıklamalar, benzer düşüncedeki diğer kişilerin zihninde şüphe ve bölünmelere yol açıyor. Dolayısıyla, Ben-Gvir’in tedbirleri ve söyledikleri, İsrail hükümetinin iç dinamikleri açısından büyük bir önem taşıyor.
Bununla birlikte, 7 Ekim 2023’te gerçekleşen Hamas saldırılarının ardından, İsrail’in Gazze’deki askeri harekâtına devam edilmesi gerektiğini düşünen Bezalel Smotrich’in görüşleriyle de büyük ölçüde örtüştüğünü belirtti. Smotrich, ateşkes anlaşmasına karşı olduğunu açıklamış olmasına rağmen, hükümetten ayrılma yönünde henüz bir adım atmamıştı. Bu durum, İsrail hükümetinin içindeki değişken dinamikleri ve aşırı sağcıların birbirine olan etkisini daha da görünür kılıyor.
Bu anlaşmazlık, İsrail’deki genel siyasi atmosferi daha da karmaşık hale getiriyor. Ben-Gvir ve Smotrich gibi aşırı sağcı politikacıların etkisi, toplum içinde gerginlikleri artırırken aynı zamanda ülkedeki güvenlik tedbirleri ve stratejik karar alma süreçlerini de doğrudan etkiliyor. İsrail hükümeti, halkın güvenliğinin ön planda olduğu bir strateji izlerken, bu tür açık tehditler ve istifalar, güvenlik politikalarını tartışmalı hale getiriyor.
Sonuç olarak, Ben-Gvir ve Smotrich’in yaptığı açıklamalar, İsrail hükümetinin geleceğini ve Filistin ile olan ilişkilerini sorgulatırken, bölgedeki durumu daha da karmaşık bir hale getiriyor. Devam eden askeri harekât ve ateşkes müzakereleri arasındaki çatışma, yalnızca siyasi bir mesele değil, aynı zamanda insan hayatlarını doğrudan etkileyen bir durum. Bu nedenle, uluslararası gözlemciler ve yerel halk, bu gelişmeleri dikkatle izlemeye devam ediyor.
