Annem Led Mumlarını Severmiş

Sirkeci’de bozuk para büyüklüğünde led mumlar fark ettim. Annem balkonda çay keyfi yapmayı sevdiği için, balkon keyfine biraz renk katmak adına bu mumlardan birkaç tane almayı düşündüm. Annem hediyeyi görünce çok sevindi ve ilk akşam hepsini açıp balkonda çay içmeye başladık fakat annemde bir huzursuzluk belirdi. “Ne oldu?” diye sordum. “Tamam yaktık çok güzel ama artık kapatalım, pili bitmesin” dedi.
Anneme led teknolojisini detaylı bir şekilde anlattım. Bu mumlarda eskiden kullanılan ampullerin yerine led’lerin kullanıldığını, her gece yaksa bile pilinin yıllarca dayanacağını ve pili bitse yeni bir pil alabileceğimizi belirttim. “Evet, elbette” dedi fakat eminim ki ben balkondan çıkar çıkmaz hemen ledleri kapattı.
Annemle nesnelere bakış açımız birbirinden farklı. O sürekli bir şeylerin kaybolacağından, tükenip biteceğinden endişe ederken, ben nesnelere biraz daha varoluşçu bir açıdan bakıyordum. Eğer zaten kayıptaysak, kaybedecek bir şeyimiz kalmamışsa neyi kaybedebiliriz ki? Bu durum beni bir “meta fetişisti” yapar mı?
İlk otomobilim bal rengi bir Doğan SLX idi ve oldukça fiyakalıydı. Bu arabanın varlığı beni mutlu ediyordu çünkü işime yarıyordu fakat hiç olmasa da olurdu. Bir Porsche’a sahip değilim fakat bu durum Porsche’u sevmeme engel mi?
Kimi insanlar, nesnelere bakarak o nesnenin yaratılma sürecini merak ederler. Bir taşın bu kadar yuvarlak olmasını sağlayan şiddetli dalgalar ve rüzgar olmalı; gölgenin uzadığı ilk birkaç metre neden ağaçların hızlanmasına sebep oluyor olabilir.
Arkeologlar nesnelere bakarak tarih yazarken, bir mutfak aleti bile ipuçları içerebilir. “Meta fetişizmi” Marksizmin net tanımlarından biridir. Bir nesneye paha biçerken o nesnenin oluşum süreci üzerine eklenen ekstra bir değerdir. Örneğin, iPhone’un Xiaomi telefonundan daha pahalı olmasının sebebi bu ekstra değerdir. Bu durumda, insanların gereksiz yere birçok şey alması bir fetişizm örneği olabilir mi?
İhtiyaç ve faydalı olanın tanımı zamanla değişebilir. Eskiden temiz su ihtiyacı olan insanlar, günümüzde elektronik cihazların şarjı konusunda endişeleniyor olabilir. Bu durumda, eskiden lüks olan powerbankler şimdi bir ihtiyaç haline gelebilir. Toplumun genel kabullerine karşı çıkan cesur yaratıcıların emekleri, sonunda fetişleşmeden öteye gidebilir.
Hayata bir Marksist gibi bakıldığında, emeğin değeri ön plana çıkar. Emeğin önemli ve değerli olduğunu düşünür ve bunun hakkını vermek isteriz. Her şeyi yok olmaya mahkum eden bir fetişleşme olmadan, yanlış şeyleri tüketmekten kaçınabiliriz.
Sonuç olarak, led mumlar annemin balkonunda hoşuna gitse de, her varlıkta yokluktan endişe etmek bir alışkanlık olabilir mi? Eski zaman insanları her varlığın bir yoklukla geldiğini bilirken, neden yanlış şeyleri fetişleştirerek tüketmeye devam ediyoruz?