Bu ayın başlarında başkanlık görevine seçilen Donald Trump, Beyaz Saray’da mevcut başkan Joe Biden tarafından karşılandı. Biden, sık sık kendisini çok başarılı bir dış politika uzmanı olarak tanıttı, ancak aniden aceleci bir tavra büründüğü gözlemlendi.
Biden, görevi bırakmadan önce Beyaz Saray’ın gül bahçesinden yaptığı açıklama ile İsrail ve Hizbullah arasındaki çatışmalara son verecek bir ateşkes anlaşmasını duyurdu. The Times gazetesinin analisti Alistair Dawber tarafından kaleme alınan değerlendirmeye göre, bu anlaşma Biden’ın görev süresi dolmadan gerçekleştirmeyi hedeflediği birçok projenin yalnızca ilk maddesiydi.
Biden, on dakikalık konuşmasında Lübnan’dan Gazze’ye, ardından İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki diplomatik ilişkilerin normalleşmesi çağrısında bulundu. Ayrıca, bir Filistin devleti kurulmasını istekle belirtti. Ancak, duyduğu bu hedeflere ulaşmak için yalnızca 55 günü kaldı; bu süre zarfında tüm bunların mümkün olduğuna dair bir inanç taşımak zor bir durumdu.
Biden, dış politika uzmanı olarak kendini övmesine rağmen, dört yıl önce göreve başladığında Amerika’nın diplomatik hedeflerini yeniden belirlemek için çaba sarf etti. Yönetimi, Asya’daki zorluklarla ve Çin‘in yükselişiyle başa çıkma konusunda yeni bir yol izlemekte kararlıydı ve seleflerinin Ortadoğu krizine saplanma alışkanlığından kaçınmayı umuyordu.
Ancak, beklenmedik bir şekilde Donald Trump, 15 Eylül 2020‘de imzalanan İbrahim Anlaşmaları ile birlikte ABD’nin iki büyük bölgesel müttefikiyle olan ilişkilerini güçlendirdi. Bu durum, Biden’ın gündemini hem yeni hem de mevcut sorunlarla başa çıkma yönünde zorladı.
Biden’ın Başarısızlığı Harris’i Etkiledi
Geçtiğimiz yıl 13 Eylül‘de İsrail‘in ABD büyükelçisi Michael Herzog, Suudi Arabistan ile olan anlaşmanın bir “fırsat penceresi” sunduğunu ifade etti. Fakat Hamas, yaklaşık 1200 kişinin ölümüne neden olan sürpriz bir terör baskını ile İsrail’e saldırarak, bu süreci daha da karmaşık hale getirdi.
Bu durum, yalnızca İsrail-Suudi Arabistan arasındaki olası bir anlaşmayı ortadan kaldırmakla kalmadı, aynı zamanda Biden’ın dış politikasını da, kaçınmaya çalıştığı bir bölge olan Orta Doğu’ya sürükledi.
Alistair Dawber’a göre, Biden’ın dış politika uygulamalarının etkili olduğu söylenemez. Hamas ile silahlı çatışmaları sona erdirmek, rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamak ve Gazze’deki insanlık krizini hafifletmekteki yetersizliği, Başkan Yardımcısı Kamala Harris‘in seçim yenilgisinde belirleyici bir faktör oldu.
Hamas’ın Elinde Hala En Az 63 Rehine Var
<
