AB’den Trump’a Sert Yanıt: Egemenlik Vurgusu!

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, Donald Trump‘ın Grönland‘ı Danimarka’nın elinden askeri eylemle alma olasılığını ima etmesi sonrasında, Avrupa Birliği’nin (AB) egemen sınırlarına yapılan saldırılara asla izin vermeyeceğini belirtti. Barrot, Trump’ın bu hafta düzenlediği basın toplantısında Grönland ve Panama Kanalı üzerindeki hak taleplerinin ardından AB liderlerinin artan kaygılarını ifade etti.
Barrot, France Inter radyosuna verdiği demeçte, “Avrupa Birliği, başka milletlerin, ki bunlar arasında Rusya da vardır, egemen sınırlarımıza saldırmasına asla izin vermeyecek” şeklinde ifadelere yer verdi. “Biz güçlü bir kıtayız ve kendimizi daha da güçlendirmemiz gerekiyor” dedi.
AVRUPA UYANMALI
Dünyanın en büyük adası olan Grönland, Avrupa Birliği’nin bir parçası olmamakla birlikte özerk bir Danimarka toprağı olarak kabul edilmektedir. Danimarka, 1985 yılında yapılan bir referandum ile Avrupa Birliği’nden ayrılmasına rağmen Grönland’ın dış ve güvenlik politikası üzerindeki kontrolünü sürdürmektedir.
Barrot, Trump’ın Grönland’ı işgal etmesini beklemediğini ancak Avrupa’nın daha güvensiz bir dünya ile yüzleşmek zorunda kalacağı için “uyanması” gerektiğini vurguladı. Benzer düşünceler Fransa Başbakanı Emmanuel Macron tarafından da ifade edilmiştir.
ASKERİ SAVAŞ MI, EKONOMİK Mİ?
Trump, düzenlediği basın toplantısında Danimarka’nın Grönland’ı kontrol etmeye devam etmesi durumunda ülkeden “çok yüksek oranda vergi” alınacağı bilgisini verdi. Bu durum, Trump’ın 2019’daki başkanlık döneminde ABD’nin Grönland’ı kontrol altına alması gerektiği yönündeki önceki açıklamaları ile paralellik göstermektedir.
O dönemde Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, Trump’ın bu fikrini “absürt” olarak tanımlamıştı. Bu tartışmalar, Grönland üzerindeki uluslararası ilginin ve stratejik önemin artmasına neden olurken, Trump’ın sözleri Avrupa’da tepkilere yol açtı.
Sonuç olarak, Barrot’un ve diğer Avrupa liderlerinin açıklamaları, hem Trump’ın iddialarıyla hem de bölgesel güvenlik dinamikleriyle bağlantılı olarak Avrupa’nın bir bütün olarak olası tehditlere karşı daha dikkatli ve hazırlıklı olmasının gerekli olduğunu ortaya koymaktadır. Avrupa Birliği’nin daha güçlü duruş sergilemesi ve uluslararası ilişkilerdeki belirsizliklere karşı dayanıklılığını artırması gerektiği vurgusu, bu bağlamda dikkat çeken konulardan biridir.