Gündem

AB’den İsrail’le Diyalog Reddine Sert Tepki!

Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları ve İsrail’le Diyalog Önerisi

Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları, Gazze’de yaşananlara ilişkin olarak İsrail’le siyasi diyaloğun askıya alınması önerisini reddetti. Bu teklif, AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafından, görev süresinin sonuna yaklaşırken gündeme getirilmişti. Borrell, bu durum karşısında kendi yapabileceği şeyin yalnızca öneriyi kabul etmek olduğunu belirtti ve AB’nin uluslararası krizlere yaklaşımını sert şekilde eleştirdi.

Brüksel’in Gündemi ve Borrell’in Uyarıları

Borrell, 2019 yılında göreve geldiğinde, AB’nin gündeminde Ukrayna, Rusya ve Ortadoğu’nun yer aldığını ifade etmişti. Aradan geçen beş yıl boyunca, bu konuların Brüksel’in gündemini çok daha olumsuz ve karmaşık hale getirdiği gözlemlendi. Borrell’in uyarıları ise, her geçen gün daha da sert bir ton kazanıyordu ve bu durum, 18 Kasım’daki toplantıda zirve noktasına ulaştı.

Borrell, görevi süresince, Avrupa Birliği’nin “güç dilini” kullanmayı öğrenmesi gerektiğini sıklıkla vurguladı. Ancak, bu güç dilini kullanabilmek için öncelikle birlik olunması gerektiği ve birlik olmadan gücün gösterilemeyeceği konularında meslektaşlarını yeniden uyarmaktan geri durmadı. “Dünyadaki olaylar sizi beklemiyor,” sözleriyle, hızlı karar alınmanın önemine dikkati çekti.

Geçmişteki Uygulamalar ve Günümüzdeki Ayrılıklar

AB’nin geçmişte İsrail’le ilişkilerinde de benzer görüş ayrılıkları ve tartışmalar yaşanmıştı. Yaklaşık 12 yıl önce Gazze nedeniyle alınan önlemler sırasında, AB üye ülkeleri arasında oybirliği sağlamak daha kolay olmuştu. Ancak, günümüzde durum çok daha karmaşık bir hale gelmiş durumda. Almanya, Polonya, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Hollanda’nın, önerinin geçmemesi için öne çıktığı toplantıda Borrell, geçmişteki olayları hatırlatarak eleştirilerde bulundu. “2012’de Ortaklık Konseyi askıya alındı ve on yıl boyunca da bu durum devam etti,” dedi.

Mevcut durum karşısında tüm üye ülkelerin ulusal çıkarları ön planda tutmaları, geçmişte atılmış adımların şu an niçin atılamadığını açıklıyor. Ukraine, Rusya ve Gazze konularındaki görüş ayrılıkları, AB içindeki bölünmüşlüğün en somut örnekleri arasında yer almaktadır.

Ukrayna Krizi ve AB İlişkileri

Özellikle Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarının, Kırım’ı işgal ettiği dönemde başladığını belirten Borrell, AB’nin bu süreçte daha kararlı adımlar atması gerektiğini ifade etti. Avrupa’nın genelinde Ukrayna’ya destek sunulmasına rağmen, üye ülkeler arasında tam bir uyum sağlanamadığı da bir gerçek. Bu durum, hem mali destek başta olmak üzere çeşitli tıkanıklıklara yol açtı. Macaristan’ın, Ukrayna’ya mali destek verme konusunda diğer ülkelerle farklı bir tutum sergilemesi, bu bölünmüşlüğün bariz örneklerinden biridir.

Almanya’nın, üye ülkelerin çoğu Rusya’yla doğrudan teması keserken, Moskova’yla telefon görüşmesi yapması da kayda değer bir diğer durumdur. Rusya ile olan ilişkilerdeki bu farklılık ve her ülkenin kendine özgü yaklaşımı, ortak hareket etme konusunda ciddi bir engel teşkil ediyor.

Sonuç ve Gelecek Beklentileri

Yetersiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu