Güney Kore, uzun yıllar boyunca göz ardı edilen bir skandalla karşı karşıya kalmış durumda. Üç yıl süren bir soruşturmanın sonucunda açıklama yapan Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu, bu skandalın dönemin hükümetleri tarafından aktive edildiğini ve çocukların yasadışı satışına neden olan sahteciliklere göz yumulduğunu ortaya koydu. Özellikle ABD ve Avustralya’ya gönderilen toplamda 367 çocukla ilgili olarak gerçekleştirilen belgelerin incelenmesi, çocukların kimlik bilgilerinin kasıtlı bir şekilde değiştirilmiş olduğunu, ayrıca çocukların anneleri hayatta olmasına rağmen yetim kabul edildiğini gün yüzüne çıkardı.
BEBEK BAŞINA ÜÇ KURUŞ PARA!
Evlat edinme işlemlerinin yürütüldüğü kurumların, her bir çocuk için ortalama 2 bin dolar gibi bir gelir elde ettiği belirlenmişken, bu sürecin hükümet tarafından denetlenmemesi dikkat çekti. Skandalın en çarpıcı detaylarından biri, o dönemdeki yönetimlerin engelli çocuklar ve evlilik dışı doğmuş bebeklerin yurt dışına çıkışını teşvik eden uygulamalar geliştirmiş olmasıydı. Böylece, çok sayıda çocuk uluslararası bir pazarın parçası haline geldi.
Güney Kore’den özellikle Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’ne evlatlık olarak verilen çocuk sayısının yaklaşık 200 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu çocukların çoğunun 1970 ve 1980’li yıllarda ülkeyi terk etmek zorunda kaldığı belirtiliyor. Bu süreç, yalnızca evlat edinme uygulamalarının yasadışı boyutlarını açığa çıkarmakla kalmadı, aynı zamanda bu çocukların kimliklerinin değiştirilerek var olan aile bağlarının koparılması gibi etik açıdan da büyük bir sorun teşkil ettiğini de gözler önüne serdi.
Komisyon, bu skandalın resmi olarak ilk kez kabul edildiğini açıklarken, dönemin hükümetlerine geçmişte yapılmış olan hatalar için özür dilemeleri çağrısında bulundu. Komisyon başkanı, yaşanan süreci “Çocuklar valiz gibi yabancı ülkelere gönderildi” diyerek özetledi. Bu ifade, olayın trajik boyutunu ve çocukların bireysel haklarının tamamen hiçe sayıldığını vurgulayan etkileyici bir tanım oldu. Geçmişte yaşanan bu olaylar, çocuk hakları konusunda dünya genelinde bir farkındalık yaratmış durumda.
Bu olaya dair yürütülen tartışmalar, Güney Kore’nin evlat edinme sisteminde köklü reform ihtiyacını da gündeme getiriyor. Ülkenin uluslararası standartlara uygun bir sistem geliştirmesi gerektiği, çocukların güvenliği ve refahı açısından önemli bir konu olarak ön plana çıkıyor. Bu tür insani krizlerin önüne geçmek adına, şeffaflık ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekmektedir.
