Kağızman Belediyesi’ne Kayyım Atandı: Tepkiler Çığ Gibi!

İçişleri Bakanlığı’nın resmi yazılı açıklamasına göre, DEVA Partisi’nden olan Kağızman Belediye Başkanı Mehmet Alkan, 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ‘silahlı terör örgütüne üye olma‘ suçundan dolayı toplamda 6 yıl 3 ay hapis cezası almıştır. Bu gelişme sonucu, Kağızman Belediyesi’ne kayyım atanmasına karar verilmiştir. Açıklamada, Başkan Alkan’ın geçici bir tedbir olarak görevden uzaklaştırıldığı ve Kağızman Kaymakamı Okan Daştan‘ın Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirildiği vurgulanmıştır.
Bu durum, yerel yönetimler üzerinde önemli bir etki yaratabilir ve özellikle Kağızmanlılar arasında tartışmalara yol açmaktadır. Yapılan açıklamalara ve beraberinde gelen eleştirilere göre, bu tür bir uygulama, demokrasi ve halk iradesine zarar verici bir etken olarak değerlendirilmektedir. Özellikle sosyal medyada, bu konuyla ilgili birçok kullanıcı tepkilerini dile getirmiştir.
31 Mart seçimlerinin üzerinden 1 yıl bile geçmeden iktidar, seçimlerde kazanamadığı 12 belediyeye masa başı oyunlarıyla el koydu.
Kağızman Belediyesi’ne kayyum atamak, Kağızmanlıların iradesine ve demokrasiye vurulan bir darbedir.
Bu hukuksuzluğu, demokrasi düşmanlığını,…
— Burhanettin Bulut (@eczburhan) February 24, 2025
CHP’den Kağızman Belediyesi’ne kayyım atanmasına tepki
Bu olay üzerine, CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, Kağızman Belediye Başkanı Mehmet Alkan’ın İçişleri Bakanlığınca görevden uzaklaştırılmasının ardından, yerine bir kayyım atanmasına karşı duruşunu belirtmek amacıyla sosyal medya üzerinden bir açıklama yapmıştır. Burhanettin Bulut şunları ifade etmiştir:
* “31 Mart seçimlerinin üzerinden neredeyse 1 yıl geçmeden, iktidar, seçimlerde kazanamadığı 12 belediyeye masa başı oyunlarıyla el koymuştur. Kağızman Belediyesi’ne kayyum atanması, Kağızmanlıların iradesine ve demokrasiye vurulan bir darbe anlamına gelmektedir. Bu hukuksuzluğu, demokrasi düşmanlığını ve kayyum zorbalığını kesin bir şekilde reddediyoruz.” Bu ifadelerle birlikte, özellikle muhalefet partileri, halkın iradesine karşı yapılan müdahaleleri kınamaktadır.
Bu olay, Türkiye’deki yerel demokrasi anlayışı ve yönetiminin uygulamaları açısından oldukça kritik bir süreci de beraberinde getirmektedir. Demokratik süreçlerin sağlıklı işlemesi ve yerel yönetimlerin halk tarafından seçilen kişilerce yönetilmesinin önemi üzerine tartışmalar daha da derinleşmektedir. Ayrıca, böyle durumların sıklıkla yaşandığı Türkiye’de, toplumun bu konudaki bilinci ve tepkisi, ilerleyen günlerde daha belirgin bir şekilde ortaya çıkabilir.