Esenyurt’ta PKK soruşturmasında dikkat çeken tutuklamalar

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü bir soruşturma çerçevesinde, PKK-KCK terör örgütü üyeliği ile suçlanan CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer tutuklandı. Özer’in yerine kayyım atanmasının yanı sıra, onunla telefon görüşmesi yaptığı belirtilen 12 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerden 11’i mahkeme tarafından tutuklandı.
Soruşturma dosyasında dikkat çeken bir ayrıntı da, PKK’nın elebaşılarından Duran Kalkan tarafından verilen bir talimatın olduğu yönündedir. Bu talimata göre, terör örgütü mensuplarının büyük şehirlerdeki belediyelere sızdırılması gerektiği ifade ediliyor. Ahmet Özer’in Esenyurt Belediye Başkanlığı’na atanması ise bu sızdırma operasyonunun bir parçası olarak değerlendirilmektedir.
Özer’e biber salçası yollayan da tutuklanmış
duvaR’dan Furkan Karabay imzalı habere göre, tutuklanan kişiler arasında yer alanlardan birinin, Ahmet Özer ile olan iletişiminde dikkat çeken noktalara yer verilmiştir. İfade tutanaklarında, bu kişilere Özer ile yaptıkları telefon görüşmeleri hakkında sorular yöneltildiği anlaşılmaktadır. M.Ç. adlı bir kişi, 1997-2003 yılları arasında Süleyman Demirel Üniversitesi’nde öğrenciyken Özer’in öğretim üyesi olduğunu ve mezun olduktan sonra ikilinin iletişiminin devam ettiğini belirtmiştir. M.Ç., memleketine döndükten sonra Ahmet Özer’in kendisinden acı biber salçası sipariş ettiğini ifade etmektedir ve bu nedenle iki kişi arasında telefon görüşmesi gerçekleştiğini anlatmıştır.
M.Ç., Ahmet Özer’i en son 2013-2014 yıllarında gördüğünü söylemiştir. Özer ile yapılan telefon görüşmelerinin, terör örgütü bağlantıları ile ilişkilendirilmesi ise dikkat çekici bir durumdur. Gözaltına alınan bu 12 kişilik grubun durumu, İstanbul’daki soruşturmanın devam ettiğini ve daha fazla detayın ortaya çıkabileceğini göstermektedir.
Esas olarak, Ahmet Özer’in durumu, Türkiye’de siyasi ve toplumsal alanda tartışmalara neden olmaktadır. Bu olay, yerel yönetimlerdeki terör yapılanmalarına yönelik yapılan incelemelerin son derece önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir. Ahmet Özer’in bir siyasi kimliği olduğu göz önünde bulundurulduğunda, olayın yankıları daha da büyüyebilir. Sonuç olarak, Türkiye’de terörle mücadele ve yerel yönetimlerdeki güvenilirlik meselesi, kamuoyunda geniş bir şekilde tartışılmaya devam edecektir.