Antarktika’da Yeşil Alanlar Hızla Büyüyor!

Son dönemde gerçekleştirilen bir araştırma, Landsat 5’ten Landsat 8’e kadar olan uydu verilerini kullanarak Antarktika Yarımadası’ndaki bitki örtüsünün yayılımını kapsamlı bir şekilde analiz etti. Bu çalışma, Nature Geoscience dergisinde yayımlandı ve 1986 yılında yalnızca 0,86 kilometrekare olan yeşil alanların, 2021’de 11,95 kilometrekareye ulaştığını gösterdi. Yeşil alanlardaki bu dikkate değer büyüme, genellikle daha sıcak olan yarımadanın kenar bölgelerinde gerçekleşti.
Antarktika’nın yeşil dönüşümü, çoğunlukla yosunlar ve likenler gibi öncü türlerle başlıyor. Bu türler, az besinli ve sert çevre koşullarında büyüme yeteneğine sahip olup, kaya yüzeyini aşındırarak ve organik madde sağlayarak diğer bitkiler için uygun bir zemin hazırlıyor. Araştırmacıların elde ettiği veriler, bu bitkilerin yalnızca daha yüksek rakımlara değil, aynı zamanda daha geniş alanlara yayıldığını da ortaya koydu.
Araştırmada, Landsat uydularının topladığı veriler kullanılarak Normalleştirilmiş Fark Bitki Örtüsü İndeksi (NDVI) hesaplandı. Bu yöntem ile Mart ayında bulutsuz günlerde yapılan ölçümler, yarımadanın 300 metre altındaki buzsuz alanlardaki bitki örtüsünü analiz etmek amacıyla kullanıldı. Elde edilen bulgular, yeşil alanların çoğunun yosun halıları ve bankaları olduğunu gösterdi.
Antarktika Yarımadası’nın, dünyanın diğer bölgelerine nazaran daha hızlı ısındığı ve bu durumun buzulların çekilmesi, deniz buzullarının azalması ve açık su alanlarının artması gibi değişimlere yol açtığı ifade ediliyor. Bu değişimlerin, rüzgar düzenlerindeki değişiklikler ve sera gazı emisyonları ile bağlantılı olabileceği düşünülüyor. Araştırmanın ortak liderlerinden Olly Bartlett, son yıllardaki yeşillenme oranını “çarpıcı” olarak nitelendirerek, bu durumu vurguladı.
Antarktika’daki yerli bitki türlerinin çoğunluğunun yosunlar, likenler ve mantarlardan oluştuğu belirtilirken, kıtada yalnızca iki çiçekli bitki türü bulunduğu kaydedildi: Antarktik Saç Çimi ve Antarktik İnci Otu. Araştırmacılar, turizm ve insan kaynaklı faaliyetlerin yanı sıra rüzgarla taşınan tohum ve sporların, yeni, dayanıklı türleri bölgeye taşıyabileceği uyarısında bulundu. Bu durumun, yerel biyolojik çeşitliliği tehdit edebileceğinden endişe ediliyor.
Araştırmanın liderlerinden Thomas Roland, “Landsat arşivleriyle söyleyebileceğimiz her şeyi söyledik. Şimdi değişimin en belirgin olduğu bölgelere gidip yerinde gözlem yapmamız gerekiyor” diyerek, araştırma sürecinin devam etmesi gerektiğini vurguladı. Araştırmacılar, bu alanlarda hangi bitki topluluklarının yerleştiğini ve çevresel değişimlerin bu topluluklar üzerindeki etkisini anlamak için saha çalışmalarına başlamayı planlıyor.